Sevgili gezmeyi sevenler, her daim aklı plan yapmakta olanlar size belki de bugüne kadar aklınıza gelmemiş olan bir ülkeyi Romanya’yı anlatacağım. Bu yazı arkası yarın şeklinde devam edecek. Şehir şehir Romanya’ yı gezeceğiz hep beraber.
Bu ilk yazımın içinde Romanya’da görülmesi gereken noktalar, kalınacak yerler, ulaşım, maliyet hakkında bilgiler bulacaksınız. Elbette Romanya’nın tarihine bir bakış atacağız. Kısa kısa her konuya değineceğim aklınıza takılan bir şey olursa da yorumlarda sormakta çekinmeyin lütfen.
O zaman haydi Romanya gezisi başlasın!
Önce Romanya’yı kısaca tanıyalım mı? Efenimm dilleri Romence ama kulağa türkçeden tanıdık kelimeler de girdiğinde not almıştım. Mesela; tabak, çorap, oda, perde, çeşme, müşteri aynı gibi. Etrafındaki tüm ülkeler Slav dili konuşsa da italyancayla daha yakın olması enteresan. Benim gibi Slav ve italyancaya azıcık da olsa hakim birinin işi Romanya’da zor. Çünkü sürekli etraftan tanıdık kelimeler geliyor ve aa şunu dedi, aa bunu dedi diyordum. Olumsuz bir şey söyleyeceklerse slav dillerindeki gibi -ne ön ekini getiriyorlar. Örneğin rakamlar italyanca ile aynıydı. İtalyanca settimana- hafta, cane- köpek, primavera- ilkbahar, cane- ekmek, carne- et bunları yakaladım. Hoş hepsinin kökeni latince ama işte dediğim gibi duyunca algıda seçicilik devreye giriveriyor. Sana da selam olsun Freud, tespit gibi tespit seninki de!
Para birimleri Lei resmi simgesi ise Ron. Cesaret edemedim ama yıkanabilir gibi bir yapısı vardı. Kırıştır buruştur on dakika sonra aynı olan bir materyal, plastik midir nedir anlamadım. Demir paraları ise değersiz sanırım çünkü markette herkes bırakıyordu. Biz topladık orayı karıştırmayın.
Nüfusu 19,96 milyon bunun %86.8’i Ortodoks, %7.5’i Protestan, %4.7’si ise Katolik. Nüfus daha gelişmiş ülkelere göç ve az çocuk doğurma eğilimi nedeniyle azalıyor. Belki bu sebeple Türkiye’de yaşlayan Romanya topraklarında doğmuş olanların ailelerine vatandaşlık veriliyor. O yüzden vize işleri sıkıntılı aşağıda anlattım.
Dacia marka arabaları bilir misiniz? Hoppala şimdi tarih dediniz arabaya nerden geldiniz dediğinizi duyar gibi oldum. Merak etmeyin bir yere bağlayacağım.
Avrupa’nın en eski insan fosillerinin bulunduğu ülke Romanya. Burada kurulan ilk devletin adı ise Datça devletidir. Ülkenin otomobil markası Dacia da adını buradan alır.
Tarihi süreçte Roma İmparatorluğu’nun eyaletine dönüşür. Romence dilinin İtalyancaya benzemesinin ve ülke isminin kökeninin de bu döneme dayanır. Daha sonra Macarların kurduğu Eflak prensliği, 15. yüzyılda Osmanlı hakimiyeti altına girer. Bu dönemde önemli bir rol oynayan Vlad Tepeş (Kazıklı Voyvoda) hakkında Sighioşoara yazımda daha detaylı bilgi verdim. (aşağıda linkini bulacaksınız)
Osmanlı’nın Viyana’da yenilgisinin ardından Habsburg Hanedanı bölgeyi kontrol altına alır. Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından Rusya, bugünkü Moldova’yı alırken, Eflak ve Boğdan Osmanlı’da kalır. Ancak daha sonra bu bölgeler de Rus egemenliğine girer. 1881’de Prens I. Carol, Romanya’nın ilk kralı olarak taç giyer.
Birinci Dünya Savaşı’nda Transilvanya meselesi nedeniyle Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na savaş ilan eden Romanya, İkinci Dünya Savaşı’nda ise Sovyetler Birliği’nin etkisi altına girer. 1947’de monarşi devrilerek Romanya Cumhuriyeti kurulur ve komünist dönem başlar. 1989′da halkın başlattığı devrimle Nikolay Çavuşesku ve eşi iktidardan uzaklaştırılarak idam edilir. (Çavuşesku dönemi hakkında Bükreş yazımda daha detaylı bilgi verdim, aşağıda linkini bulacaksınız)
Romanya, 2004’te NATO’ya, 2007’de Avrupa Birliği’ne katılır ve 31 Mart 2024’te Schengen Bölgesi’ne dahil olur.
Bu uzun paragrafın özünden şunu anladık; Romanya da çok çekmiş gelen gideni eksik olmamış bir ülke.
Ahh şu vize derdi nasıl can sıkıcı bir konu ama değinmeden de olmuyor. Romanya artık Schengen vizesi istiyor. Online başvuruya ister kendiniz isterseniz aracı kurumla başvurabilirsiniz.
Süreç uzun sürüyor ve her zaman vize işlerinde risk vardır. Evraklara gelince emekli, çalışan, öğrenci her ne maddeye dahilseniz ona göre değişiyor. Tüm vizelerde hangi evraklar isteniyorsa onlar Romanya için de geçerli. Kesinlikle kalacağınız yerin rezervasyonunu görmek istiyorlar ve uçak biletini onu ekleyeyim.
Şayet yeşil pasaportunuz varsa yine yeşillendi fındık dalları türküsü eşliğinde gitmek kolay, size her yer yeşil hadi yine iyisiniz! Size serbest ama yine de her an her şey değişir gideceğiniz dönemde kontrolünüzü yapınız!
Konsolosluk Romanya’ya iş için gidenler ve Türkiye’ de yaşayan Romanya ile geçmiş bağları olanlara verilen vatandaşlık hakkı için gelenlerle doluydu. Bu kalabalığa şengene yeni girdikleri için sistemin oturma süreci eklenmiş. Dolayısıyla randevu zamanının gelmesi zaman alıyor. Umarım zamanla konsolosluk rahatlar zira orada çalışan herkes çok iyi niyetle yardım etti haklarını yiyemem. Şuradan bizim vize sürecimizi anlattığım videoyu izleyebilirsiniz.
Romanya Konsolosluğuna kendim başvurum diyecek olanlar için başvuru için linki şuraya bırakıyorum.
Unutmayın : İster schengen ister yeşil pasaportla gidin girişte neden geldiniz, ne kadar kalacaksınız, nerde kalacaksınız, dönüş biletiniz ve sağlık sigortanız var mı diye soruluyor. Belki bize öyle denk geldi bilmiyorum ama elinizde bu soruların cevaplarını şak diye göstereceğiniz bilgileri hazır bulundurun derim. Hatta yazılı halde elinizde kağıt olunca daha kolay.
Vizemizi aldık o zaman gidiş için seçeneklerden birini tercih etme safhasına geldiniz. Romanya’ ya uçak, tren ve karayolu ile gitmek mümkün.
Uçak için THY ve Pegasus İstanbul çıkışlı uçuşlar var. Başka havayolları var mı açıkçası ben bakmadım çünkü Pegasusun saati ve fiyatı bana uymuştu. Zaten alt tarafı 1 saat havada geçen bir yolculuk bu. Bükreş’ e inen uçaktan şehir merkezine gitmek ise aşırı basitti. Alandan çıkar çıkmaz merkeze giden 100 numaralı belediye otobüsüne bineceksiniz. Ödemeyi de ister kredi kartınızı okutarak isterseniz bankomatlardan bilet alarak yapabilirsiniz.
Karayolu ile gitmek isteyenler Kamil Koç ve Aristur firmasını incelesinler. Ben her ikisine de kalkış saati ve ve fiyat sordum ve neredeyse otobüsle gidecektim ki zaman kaybı ve yorgunluk olacağını düşünerek vazgeçtim. Ama vakti ve vizesi uygun olanlar bence otobüsü seçsin çünkü ucuz arkadaşlar! Ne demiş üstad Napolyon; para, para, para!
Trenle gitmek isterseniz de önce Sofya’ya uğrayacağını ve ordan aktarma ile Bükreş’ e gideceğinizi hatırlatmak isterim. TCDD’ nin web sitesini incelerseniz size uygun gün, saat, fiyat bilgilerinin güncel halini görmüş olursunuz.
Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişir. Zamanınıza, gezi tarzınıza ve bütçenize göre belirleyebilirsiniz ancak minimum bir hafta, maksimum da 15 gün ideal, dersem yanlış olmaz sanıyorum.
Bükreş’ e yarım gün yeter diyenler, bir gün kafi diyenler var. Siz de benim gibi tarih seviyorsunuz 2 gün ayırın derim. Nedenini Bükreş başlığındaki yazımda göreceksiniz.
Sadece Transilvanya’yı gezeyim döneyim derseniz ve araç kiralarsanız 5- 6 günde Romanya gezilir. Transilvanya dışında da yerlerini keşfetmek istiyorum derseniz 10 gün lazım.
Haa yok siz de benim gibi lokal otobüs, tren ya da ne bileyim otostop yapıp daha ucuza gezeyim, ülke halkıyla içiçe olayım derseniz işler değişir. 10 gün sadece Bükreş ve Transilvanya rotasına yeter. Kuzeyi ve Karadenizi de görmek isterseniz 15 gün bile az gelebilir. Burdan anlaşılacağı üzere yapacağınız gezide ulaşım faktörü, ayıracağınız bütçe, ilgi alanınız ve elbette mevsim önem arz ediyor.
Biz Ekim sonunda gittik (9 gün kaldık) hava şansımıza güzeldi ama mesela Transfagaraşan yolu için elverişli değildi. Sis vardı, yerel halkın söylemlerinden edindiğimiz bilgiye göre de 15 Ekim sonrası da yol kapatılıyormuş. Gitmeden önce planladığımıza göre Sibiu’da araç kiralayıp gidecektik fakat iptal etmek zorunda kaldık. Bu detayı da ekleyeyim. (gidemesem de bu yol ile ilgili bilgileri Sibiu yazıma ekledim, aşağıda linkini bulacaksınız)
Özetle : Romanya için minimum 1 hafta maksimum 15 gün yeterlidir.
Bizim gittiğimiz şehirler; Bükreş, Braşov, Sibiu, Turda, Sighişoara oldu.
Vizeniz cepte, biletinizi ayarladınız ve yola çıktınız, olmaaadııı…. Önce kendinizi o ülke hakkında bilgi bombardımanına tutmalısınız. Benim gibi yapıp günlerce Transilvanya denildiğinde akla ilk gelen isim: Vlad Tepeş, nam-ı diğer Drakula yani Kazıklı Voyvada hakkında ne bulursanız okumalısınız.
Vlad Tepeş’ i tanıdınız bitti mi, bitmez! Yıllar sonra onu meşhur eden Drakula kitabı hakkında da bilgi sahibi olmalısınız. Kitabının yazarı İrlandalı Bram Staker Vlad Tepeş hakkında anlatılanları duyup etkilenmiş ve bu romanı yazmış. (1897’de yayınlanmıştır) Ne Romanya’ ya gitmiş ne de Rumenlikle alakası var. Zaten o öldükten sonra kitap meşhur olmuş. Ben kitabın youtube’ ta radyo tiyatrosu olan halini dinledim, çok da güzeldi tavsiye ederim.
Vlad Tepeş’i tanıdınız, Dracula’yı okudunuz, bitti mi, hayırrr! Geldik Çavuşevsku dönemine ki ne dönemdir o öyle! Tam bir sinir harbi ama dayanın Rumenler dayanmış siz de dayanırsınız. Naçizane önerim bulabildiğiniz bütün belgeselleri izleyiniz.
Unutmayın : 1989 Romanya Devrimi halk için önemli bir dönüm noktasıdır.
Romanya deyince yaşıtlarımın iyi bildiği Nadia Camaneci belgeselini de izleyin bir gaza gelirsiniz. Hem Şener Şen’ in o muhteşem repliğini de anımsar gülersiniz. Şuraya sözleri ekleyeyim ama Şener Şen’ in ses tonuyla okuyun lütfen. En iyi jilet budur. Dünyanın bütün meşhurları bununla tıraş olur. İngiltere kralı, rahmetli başkan Kennedy, taçsız kral Pele, Beckenbauer, kaleci Mayer, Nadia Komanachi, Bridget Bardot, Fenerbahçeli Cemil…
Fenerbahçeli Cemil yazınca aklıma tabii ki Karpatların Maradonası George HAGİ geldi. O sadece Romanya için değil, Avrupa ya da Galatasaray futbolu için de değil dünya futbolu için önemli bir isimdir. Gitmeden önce onunla alakalı belgeseli bile izledim ben, düşünün nasıl hazırlanıyorum gideceğim ülkelere:)
Ülkeyi az çok tanıdık ve Romanya’ ya gittik. Peki orada ulaşımı nasıl halledeceğiz? Genelde okuduğum gezi yazılarında araba kiralayın çok rahat gezersiniz yazıyordu. Haklı olabilirler ancak devir hesap devri demiştim canikolarım. Bizim yani ben ve ablamın genel düsturumuz şu: dünya büyük, daha gitmek istediğimiz çok yer var. O yüzden hesaplı yöntemleri seçmeliyiz. Ha şayet gezinizde 4 kişilik mini bir grupsanız o zaman araba kiralamak avantajlı fakat bir yada iki kişi için çok da gerekli değil.
Araç kiralama fiyatlarını sordum soruşturdum ve örneğin Sixt full kasko günlüğü 57 Euro manuel araç kiralanabileceğini gördüm. Size bu rakam uygun geldiyse, üstüne harcayacağınız yakıtı ve otopark ödemelerini de koyduğunuzda bütçenizi zorlamayacaksa kiralayın. Yollar elverişli merak etmeyin ancak şehirlerarası yolda trafik gidiş-geliş tek şerit. Fakat bence en büyük zorluk park etmek. Mesela Peleş kalesine kadar çıkarsanız 30 lei, aşağıda bırakıp yürürseniz 6 lei park ücreti vardı. Turda tuz madeninde saatlik 5 lei yazıyordu. Şehir içinde de 08.00 – 20.00 arasında saatlik 3 lei günlük 24 lei gibi. Yine de araba kiralamak size bir konfor verecektir. Yurt dışında araba kiralama konusunda arkadaşım detaylı bir yazı yazmış şuradan okuyabilirsiniz.
Otobüs ve trenle Transilvanya’daki tüm önemli yerlere Bükreş’ten kalkan günlük turlar mevcut olduğu gibi trenle ve otobüsle ulaşım rahat.
Telefonuma indirdiğim tren yollarının uygulaması çok iyiydi. Bilet almadan önce saat, fiyat ve yer var mı diye kontrol ettim. Uygulamaya baksak da genelde biz tren istasyonlarından bilet aldık sanki daha garanti gibi geldi. Otobüs ise tren garlarıyla bitişik olduğu için ikisinin saat ve fiyat karşılaştırmasını yapmak işimizi kolaylaştırdı.
Romanya içi tren biletleri için şuradan otobüs biletleri için şuradan alabilirsiniz.
Toplam şehirlerarası ulaşım: 286 Lei – Kasım 2024 kuruna göre 60 USD=2100 tl
Tüm bunların dışında uber, blablacar, bolt taksi gibi uygulamalar da şehir içi tercih edebileceğiniz gibi şehirlerarası da sıkça kullanılıyormuş.
Tüm gezilerimde kalacak yerimi booking.com‘dan ayarlarım. Bir ülkeye gittiğimde ilk geceyi rezervasyon yapıp sonrasını genelde yolda şekillendiririm. Romanya’da da öyle yaptım. Hostel tercih ettiğimiz için Bükreş’in tam merkezinde bir yer seçtim. First Hostel adında olan yer çok merkeziydi ama memnun kalmadım o yüzden adını yazdım ki siz de yanılıp gitmeyin.
Sonraki durağımız olan Braşov’da da hostelde kaldık. Şansımıza bizim 19 Mayıs bayramımız gibi bir gençlik haftasına denk geldiğimizden önceden işaretlediğim hosteller doluydu. Rastgele bir yerde kaldık. Bu hostel de şehrin kalbi denilen cadde üzerindeydi ama olanakları açısından hostel mantığında değildi. Yine adını yazayım da gitmeyin 😊 Viva la vida Hostel!
Romanya’ da ev ve oda kiralamanın daha uygun olduğunu keşfettik. Zaten booking. Com da bir sürü vardı da biz ne bileyim işte önyargıyla bakmışız Romanya’ya. Neyse ki Sibiu şehri için seçtiğimiz oda muhteşem çıktı. Eski bir evdi, tam şehrin kalbindeydi, aşırı temiz ve rahattı.
Toplam konaklama: kişi başı 9 gün 157 USD ödedim.
İnsanlar evlerini genelde pansiyonlara çevirmişler. Benim tavsiyem seyahatinizde kesinlikle eski köy evi ya da Bükreş’ de kominizm döneminden yadigar apartmanlarda kalma deneyimi yaşamınız yönünde.
Wi-fi ağlarındaki hıza şok oldum. İnsan ne bileyim Romanya işte diye düşünüyor. Ah şu önyargılarımız çok kötü!
İlk kez bir ülkeye giderken e-sim kullandım. Airalo uygulamasını indirdim. Ülkeyi seçip adım adım ilerledim. Seçenekler gün sayısına ve istediğiniz miktara göre fiyatlandırılıyor. Öyle kart almak, telefona tak çıkar olayı böylece kalkıyor. Ülkeye adımınızı atar atmaz çalışmaya başladığından kafanız rahat ediyor. Tavsiye ederim hatta şu kodu kullanırsanız 3 Eur indirim de alırsınız. Airalo İndirim kodu: SUKRAN4942 Daha fazla e-sim bilgisi için arkadaşım Sevil’ in yazısını şuradan okumanızı öneririm.
Bizdeki simit sarayının benzeri ama daha güzeli olan “Luca” Romanya’ da kurtarıcınız olacak. Hostelde kalıp kendinize yemek yapacaksınız market fiyatlarının Türkiye ile hemen hemen aynı, belki bir tık daha ucuz olduğunu da belirteyim.
Ülkemizle tarihten gelen bir yakınlığı olduğundan olsa gerek benzer tatlar bulunabiliyor. Mesela mercimek çorbası bulabilirsiniz, ayrıca sarmale adını verdikleri lahana sarması var. Onun dışında benim gibi Balkan kökenli olanların çok iyi bildiği ve biz Arnavutlarda da aynı isimde anılan mamaliga denenebilir. Aslında çok da bir numarası yok mısır ununun kavrulması yani ana yemeğe yancı.
Ülkede tatlılar güzel, özellikle elma, armut gibi mevsimine göre meyveler çok güzel. En azından doğal ilaçsızdırlar diye düşündük çünkü görünüşleri bile iştah açıcıydı.
Unutmayın : Mutfaklarında domuz etinin yaygın kullanıldığını konuya hassasiyet gösterenler için belirtmek isterim.
Sevdiklerim; ülke şaşırtıcı derecede temiz. Yolda çöp atan yok, ülke genelinde çöpler ayrıştırılıyor. Marketlerin girişlerinde, tren istasyonları gibi merkezi yerlerde pet şişe dönüşüm makinaları koyulmuş. Halk buraya pet şişeleri atıyor karşılığında artık ne kadar yükleniyorsa kartlarına para yatıyor.
Kimse korna çalmıyor, bağırarak konuşmuyor.
Trafik kurallarına uyuyorlar. Yaya olarak gördüğüm kadarıyla tam Avrupa standartlarındalar. Adımınızı atmaya görün saniyede duruyorlar.
Küçük büyük bütün şehirlerinde parklar var. Bazı parklar devasa bazıları bir kısa mola için ideal büyüklükte ama hepsi çok temizdi.
Çok fazla sigara içene rastlamadım ama şu otomatik sigara nasıl bir şeyse (hiç anlamadığım bir konu) ondan içiyorlardı. Yani kendilerine zarar, çevreye çöpü yok anladığım kadarıyla.
İnsanlar ellerinden geldiğince bir şey sorulduğunda yardım etmek istiyor ve bu çok sevimliydi.
Şaşırdıklarım; tüm şehirlerde belediye otobüsleri elektrikliydi buna hem sevindim hem şaşırdım doğrusu. Özel araçlarda da elektrikli olanlar yaygınlaşmış.
Kaldığımız her yerde doğalgaz vardı ve nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum ama acaba gazın kuvveti filan mı yüksek bilemiyorum odalar çok sıcaktı. Odaya yeni girip digital gaz düğmesine basmanızla petekler aşırı çabuk ısındığı gibi yüksek ısıya ulaşıyordu. Bu şaşırtıcı geldi bana.
Aynı şekilde diyelim ki kettleda su ısıtacaksınız kaynaması 1 dakika sürmüyor. Elektrik mi güçlü nedir anlamadım valla. Asansörler bile çok hızlıydı.
Marketlerin neredeyse tamamında kasiyer yoktu. İnsanlar sisteme gayet ayak uydurmuş görünüyordu. Sadece yaşlılar için reyonda görevli birileri yardıma koşuyordu.
Kaldığımız her ev ve hostelin kapısında digital kapı kilidi var. Köy evlerinde de bu böyleydi, Bükreş apartman dairesinde de.
…
Üzüldüklerim, Romanya deyince sanki daha neşeli bir ülke göreceğim sanmıştım. Kafamda çingeneler, müzik vesaire şeyler vardı. Üzülerek söyleyeceğim ama insanların yüzünde mutsuz ifade gördüm. Bana öyle denk gelmiş de olabilir, bilemiyorum. Ama sanki konuştuğum, parkta, sokakta bir yerlerde gördüğüm yüzlerde pek neşe yoktu. Biz de pek mutlu bir ülke değiliz. Üstelik biz daha gergin ve sinirliyiz de. Romenler en azından sessiz ve saha sabırlı gibi görünüyorlardı.
Bence Avrupa Birliğine girmenin ekmeğini yiyecekler ve çok değil bir beş yıl sonra Romanya bambaşka hale gelecek.
Romanya’yı size şehir şehir arkası yarın tadında bir yazı serisiyle anlatacağım. Sırasıyla Bükreş, Braşov, Sibiu, Turda, Sighioşoara yazıları gelecek. Şimdilik sevgiler, saygılar…
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Instagram : pustoodunya sayfamda hikayeler kısmında Romanya başlıkları altında profilde sabittir.
Diğer yazılarımdan bazılarının linkleri de aşağıdadır.
Bükreş gezi rehberi şurada
Sibiu gezi rehberi şurada
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
2 Comments
Tüm yazılarını ilgiyle okuyorum, çok aydınlatıcı bilgiler veriyorsunuz, şahsım adına o ülkeye, şehirlere gitmiş kadar oluyorum, sizin kadar ayrıntılı yazan yok,çok teşekkür emeğinize sağlık, sevgiler.
çok çok teşekküe ederim. değerli vaktinizi ayırıp okuduğunuz için özellikle teşekküler