Kafamda Davut’a dair bir görüntü yarattım ve Davut’a ait olmayan her şeyi mermerden kazıyıp attım.
MICHELANGELO
Michelangelo’dan heykeltraş mı ressam mı diye bahsetsek doğru olur bilemiyorum. Fakat şunu iyi biliyorum; heykel müthiş bir sabır ve yetenek işi. Onun bu cümleyle öyle basitmiş gibi ifade etmesine bakmayın.
Heykel sanatının en önemli isimlerinden biri olan Michelangelo, eserleriyle sadece sanat tarihini değil, insan ruhunun derinliklerini de keşfeder. Bu yazıda, Michelangelo’nun en ikonik üç heykeli olan Davut, Pieta ve Musa’yı size dilim döndüğünce anlatacağım.
Hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Pieta; İsa ile annesi Meryem’in bir arada bulunduğu eserlere verilen isim. En meşhuru Michelangelo’nun yaptığı Vatikan’daki bazilika içindeki Pieta heykelidir.
Eserini 24 yaşında Roma’da bir kardinalin siparişi üzerine yapmış. Zaten Michelangelo tam dokuz Papa için çalışmış. Ama öyle böyle değil Papa’nın biri yatağının kenarındaki süslemeyi bile yaptırmış. Görmemişlik yüzyıllardır var, bir de din adamlarında daha da fazla sanki değil mi? Neyse esere geri dönelim.
Eser tamamlanınca ziyarete gelen diğer heykeltraşlar Michelangelo’nun Meryem’i genç kız gibi tasvir etmesine şaşırmışlar. Eleştirenlere, bu tasvirin Meryem’in bakireliğine vurgu olduğunu belirtmiş. Eee bu Meryem’in kafası küçük omuzları ve bedeni büyük, demişler. Ölmüş oğlunu taşıyan bir annenin DEVleşmesine vurgudur, demiş. Michelangelo’nun bu cevabı karşısında sus pus olmuşlardır. Belki de aralarındaki haset ve kıskançlık, onların objektif bir değerlendirme yapmalarını engellemişti. Zaten o dönemde Michelangelo ile Leonardo da Vinci arasında tatlı bir rekabet olduğu söylenir. Bizzat hiç görüşmemiş oldukları söylenir, hep keşke kanka olsalardı diye düşünürüm.
Konumuza geri dönersek; izleyiciler olarak bizler, heykeldeki bu orantısızlıkları kolaylıkla fark edemeyiz. Uzmanlar onun, bir illüzyon yaratıp ve bakış açımızı yönlendirdiğini söylüyor.
İsa’ ya gelecek olursak; annesinin sağ kolunun altından kavramasına bir bakınız lütfen. Cildin gerginleşmesi, İsa’nın göğüs kafesi… Genç vücut kasları nasıl da kuvveti gösteriyor. Ama evlerden ırak hepimiz ölü bir beden görmüşüzdür az çok biliriz vücut kendini salar, ağırlaşır ya işte burda onu görüyoruz.
Ellerinin damarları ise müthiş… Başı arkaya düşse de yüzünde huzur var, sanki uyur gibi değil mi? İnsanlar için yapacağını yapmış ve kendini feda etmiş bir adamdır İsa artık.
Yine Meryem; onca acıya dayanmış, oğluyla bin kere ölmüş bir anne gibi değil. O da huzur içinde olan bir anne merhameti tasvir edilmiş. Ama devir sanat devri, dedim ya çekemeyenler çok ” yirmidört yaşında bir tıfıl mı yaptı bunu? ” denildiği Michelangelo’ nun kulağına gitmiş. Hemen cin bir fikir gelmiş aklına bizimkinin; Meryem’in elbisesinin o harika drapelerindeki kemere “Floransalı Michelangelo Bounarroti tarafından yapıldı” yazmış. Haydi bakayım siz de yapın da göreyim, demiş yani. Zaten sivri dilli, acayip zeki biriymiş. Hatta bu isim yazısının tarihte bir ilk olduğu söylenir.
Sabırla buraya kadar okudu iseniz bilmenizi isterim ki onun sadece heykelleri için düzinelerce kitap yazılmıştır. bu yazdıklarım ne ki. Unutmadan 1972 yılında heykeli kırmaya kalkan bir manyak yüzünden eser artık cam ardında. Bu sebeple fotoğraflar alıntı. Benim çektiklerimde hep camda patlayan ışık var. Yine de görülmeye değer olduğunu ekleyip bir diğer şaheser Davut heykeline geçelim.
Bu muhteşem eseri dört yılda yapan Michelangelo, asıl işin zor olan kısmının heykeli yapacağı mermeri bulması olduğunu söylermiş. Aylarca taş ocaklarını gezmiş. Neredeyse bütün taşlara dokunmuş. Elleri artık mermer tozundan bembeyaz olana kadar, iyice sertleşene kadar güneş altında taş ocaklarında gezmiş. Sonunda iki meslektaşının heykele başlayıp vazgeçtiği -bu taştan bi şey olmaz, deyip yüzüne bakmadığı tek parça blokta karar kılmış.
Meğer o mermer Michelangelo’nun eline geçtiğinde 40 yıldır birinin onu alıp işlemesini bekliyormuş.
Bu heykel o kadar çok beğenilmiş ki Leonardo Da Vinci ve Boticelli’nin de içerisinde olduğu jüri tarafından şehrin en önemli yerine dikilmesine karar verilmiş.
İncil’de anlatılana göre, Davut Peygamber ile Golyat adındaki dev savaşır. Hz. Davut’un (David) çok daha küçük ve genç olduğundan yenileceği düşünülse de sadece bir taş ile savaşı Davut kazanır. İşte Davut heykeli de İncil’de geçen David’in vücut bulmuş halidir.
Heykel ve resimde birkaç örneği daha olan Davut ve Golyat hikayelerinden farklıdır. Burada sadece Davut var, Golyat yok. Davut’un zalim dev Golyatla karşı karşıya geldiği ve ona saldırmaya karar verdiği anı canlandırmıştır.
Ancak genç Davut’un hissettiği endişeyi net bir şekilde yüzünde görüyoruz.
Heykelde sağ el, heykelin genel proporsiyonuna göre büyüktür.
Bu büyüklüğün, Michelangelo’nun Davut’a verdiği “Manu Fortis” (güçlü el) takma adından kaynaklandığı düşünülüyor. Sağ elinde bir taş sol elinde ise omuzunun üstünde sapanı görülür. Davut’u solak olarak görürüz.
Sağ elinin kocaman görünce insan tersidir diye düşünür. Bedeninin duruşu ve elini kullanışı bir solak olduğunu gösteriyor.
Dünyadaki en meşhur heykel muhtemelen budur. Tişörtler, posterler, fincanlar, çantalar üzerinde onun resmini koyup satmalarına şaşmamalı.
Orijinal heykel Floransa’da müzedeyken, gerçek ölçülerdeki kopyalarından birisi Palazzio Vecchio’nun önünde duruyor. Davut’u görebilmek için Galleria dell’Accademia’ ya ise yılda ortalama 8 milyon kişi geliyormuş. Heykeli gördüğüm için kendimi şanslı saydığımın notunu da buraya eklemek isterim.
Çıplak heykel geçmişinde sansüre uğramış. Hikaye çok komik geldi bana o yüzden size de aktarmak istedim.
Efenim olay şöyle gerçekleşmiş; 1857 yılında Toskana Dükü, Davut heykelinin ününün Avrupa’ya yayıldığını görünce, İngiltere Kraliçesi Victoria’ya bir sürpriz yapmak istemiş. Heykelin bir replikasını hediye etmiş. Fakat heykel kraliyet içinde büyük bir krize neden olunca yetkililer takıp çıkarılan plastik incir yaprağıyla Davut’un çıplaklığını kapatmaya çalışmışlar.
Neyse ki Osmanlıya böyle bir hediye gelmemiş her köşesini koparırlardı :)
Bir diğer muhteşem esere geldik; Musa’ya!
Heykeli o kadar canlıymış gibi yapmış ki rivayete göre Michelangelo bu eseri bitirince, heykele dönüp konuş! diye haykırmış. Dayanamayıp bir iki adım geriye giderek elindeki çekici fırlatmış. “kalk gidelim” diye bağırmış.
Hz.Musa’nın saçları, bakışları, üstündeki kıyafet oldukça gerçekçi. Saçlarının bukleleri, kıyafetlerindeki kıvrımlar enteresan. Yüz ifadesinden sinirli olduğu anlaşılan bir Musa var karşımızda. Kimbilir belki de burada Michelangelo onu dinlemeyen İsrail oğullarına sinirlenen bir Musa yapmak istemiştir. Uzmanlara göre ise; gölge, ışık detayı heykelin gerçekçiliğini artıran önemli bir nokta.
Leonardo Da Vinci ve Michelangelo’nun anatomiye de oldukça kafa yorduğu biliniyor. Neredeyse saplantıya dönüşmüş bir tutku hali onlarınki. Her kası, siniri, kemiği ezberlemişler. Bu heykelde de çok enteresan bir detay var. Kolumuzda sadece serçe parmağımızı hareket ettirdiğimizde kasılan bir kas varmış. Şu işe bakın ki Michelangelo onu da atlamamış. Muazzam değil mi?
Bu eserde dikkat çekici unsurlardan biri Musa’nın boynuzlu tasviridir. Bunu ise Sunay Akın’ın videosunda dinlediğimden aktarıyorum.
Tevrat İtalyancaya çevrilirken ilginç bir hata yapıldı.
Tevrat’ta, “Hazreti Musa Tur dağından indiğinde yüzü parlıyordu” yazmaktadır. İbranicede “parlamak” anlamına gelen “qaran” kelimesiyle, “boynuz” anlamına gelen “keren” kelimesi karıştırıldı. Çeviren kişi bu iki kelimeyi birbirine karıştırarak, İtalyanca metinde “Hazreti Musa Tur Dağından indiğinde yüzü boynuzluydu” şeklinde yanlış bir çeviri yaptı.
Okuduğu kitapta bir çeviri hatası olduğunu bilmeyen sanatçı bu bölümden etkilenerek ünlü boynuzlu Musa heykelini yapar.
İtalyanların Truttari veya Tradittori (çevirmen haindir) diye özlü sözleri varmış. Belki kaynağı bu hikayedir.
Ayy söylemezsem çatlarım! Bu olay böyle anlatılıyor olsa da aklım almıyor her kası, her kemiği inceleyen bir adam Musa’da da boynuz olmayacağını nasıl düşünemez? Bu hep aklımı kurcalamıştır.
Sizce neden boynuz koymuş olabilir? Yorumlarda düşüncelerini yazarsanız sevinirim.
Heykeller Hakkında İlginç Bilgiler
Bir yazının daha sonuna geldik. Umarım hoşunuza gitmiştir.
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Dİğer yazılarım da hoşunuza gidebilir düşüncesiyle bazılarının linklerini de aşağıya bırakıyorum, herkese keyifli okumalar ve sevgiler…
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
4 Comments
Bilgiler için teşekkürler
Bilmediğim güzel detayları öğrenmiş oldum. Ellerine sağlık ?
ilginç bilgiler ,büyük bir merakla okudum
teşekkürler, beğenmenize sevindim.