Bu yazımda, Dostoyevski’nin hayatı ve eserleri ile bağlantılı şehrin önemli noktalarını keşfedeceksiniz. Edebi bir yolculuğa çıkacaksınız kısacası.
Eserlerinin geçtiği yerleri keşfetmek ve yazarın izinde yürümek için St. Petersburg’dan daha iyi bir yer olamaz. Netice de o Suç ve Ceza’da, Beyaz Geceler’de, Budala romanında bu şehrin sokaklarını betimlemişti.
Suç ve Ceza romanının kahramanı Raskolnikov’un ayak izlerini takip ederek şehrin karanlık ve yoksul semtlerini keşfedebilirsiniz. Dostoyevski’nin zihninin labirentlerine girebilirsiniz. Şehri daha yakından tanımak isterseniz Saint Petersburg başlıklı yazımı okuyabilirsiniz. Şurada
Dostoyevski’nin Evi Müzesi: Edebiyatın Kutsal Toprağı
Son dört yılını geçirdiği bu ev Petersburg’un kalbinde, üstelik Hermitage müzesi kadar ilgi çeken bir yer.
Dostoyevski’nin muazzam edebi başarısı, bu evde adeta yankılanıyor. Müzeyi ziyaret ederek Dostoyevski’nin yaşamına ve eserlerine dair bilgiler edinebilir, yazarın çalışma odasını ve kişisel eşyalarını görebilirsiniz.
Önce yazarımızı biraz daha yakından tanıyalım mı?
Kadere inanır mısınız, ya şansa? Adına ne dersiniz bilemem ama Fyodor Mihailoviç Dostoyevski’nin başına gelen çok şaşırtıcı bir an var. Bakalım okuyunca sizin yorumunuz ne olacak.
O Petersburg’un soğuk bir Aralık günü kurşuna dizilmek için bekleyen mahkumlardan biriydi. Son dakikada gelen af ise hayatını bahşetti, bize de onun eserlerini.
Öldürülmedi ama ölüm kadar zorlu geçecek cezaya mahkum edildi. Sibirya’nın dondurucu soğuğunda, 4 yıl kürek cezasına ve 6 yıl da er rütbesiyle seferî orduda hizmete mahkûm edildi. Sürgün yılları boyunca edindiği deneyimler, onu Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala ve Ecinniler gibi ölümsüz eserlerini yaratmaya yönlendirdi.
Sibirya’dan döndükten sonra Dostoyevski, St. Petersburg’a yerleşti ve edebi dehasını dünyaya sunmaya başladı. Romanlarında, şehrin sokaklarını ve insanları tasvir ederek St. Petersburg’u adeta bir karaktere dönüştürdü.
Raskolnikov Rus ve dünya edebiyatının en tanınmış karakterlerinden biridir. Şehirde gezer, birahanelere girer, meydanda dedikoduları dinler, karakolda ifade verir. Dolayısıyla şehirle içiçedir.
Küçük bir odanın bile parasını ödemekte güçlük çeken bir öğrencidir. Bir gün kirayı ödemek için borç aldığı tefeci olan yaşlı bir kadını öldürür. Maalesef cinayeti işlediğini gören masum bir kızı da öldürmek zorunda kalır. Ancak daha sonra bu suçu onu akıl sağlığını kaybetmesine kadar sürükler. Gel-gitler yaşamaya başlar.
Şimdi dilerseniz Raskolnikovla beraber biz de romanın içinde yürüyelim.
İlk durak romanın geçtiği dönemde Hay Market Meydanı şimdi Sennaya Meydanındayız. Romanda burası kumarhaneler, meyhaneler ve genelevlerle dolu halde anlatılır.
Kitapta Raskolnikov meydana nefret dolu, küçümseyen gözlerle etrafına bakar ve o özel Petersburg kokusundan bahseder.
“Sennaya’dan geçtiğinde saat dokuz civarındaydı. Masalardaki, tepsilerdeki, dükkanlardaki ve dükkânlardaki tüm tüccarlar işyerlerini kapatıyor ya da mallarını toplayıp topluyor ve evlerine dönüyorlardı. Alt katlardaki meyhanelerin yakınında, Sennaya Meydanı’ndaki evlerin pis ve pis kokulu avlularında ve özellikle meyhanelerin yakınlarında çok çeşitli sanayici ve kesimlerden oluşan kalabalıklar vardı. Paçavra.”
Raskolnikov, Sennaya Meydanı’nda tefeci Alena Ivanovna’yı öldürmeyi planlıyor ve cinayetten birkaç gün sonra Sennaya Meydanı’na dönüyor.
Aynı zamanda burası Raskolnikov’un suçunu itiraf etmeye karar verdiği yerdir. 20 Temmuz akşamı Raskolnikov, Sennaya Meydanı’na gelerek yeri öpüyor ve hemen polis merkezine giderek cinayeti itiraf ediyor.
“Meydanın ortasında diz çöktü, yere eğildi ve bu kirli toprağı keyifle, mutlulukla öptü…”
Adres : Turuncu hattın son durağı olan Spasskaya’ya metroyla gidilebilir. Sennaya Ploshchad’a , yani Hay Pazar Meydanı’na giden çıkış tabelalarını takip etmeniz yeterli. Böylece Suç ve Ceza’nın merkezine çıkmış olursunuz. (haritada 1 numara)
Harita için şuraya : Sennaya Meydanı, St Petersburg, Rusya
Raskolnikov Senneya meydanından sonra buradan yürürdü. Bizim de İkinci durağımız Kokushkin Köprüsü (Haritada 2 numara) kokuşkin isimli bir tüccarın adı bu. Petersburg’ un en dar sokağı burası. Cinayeti işlerken bu köprüden geçtiğini söylerdi. Kanalın kirli sularına bakarak düşündüğünü çoğu zaman görürüz.
Burada Griboyedov Kanalı setinin sol tarafında bugün Sonechka Marmeladova ve Raskolnikov’un evlerinin bulunduğu “Dostoyevski Mahallesi” var.
Adres : St. Petersburg’un Admiralteysky bölgesindeki Griboyedov Kanalı üzerinde Kazan ve Spassky adalarını birbirine bağlayan bir köprüdür.
Cinayetin yaşandığı Raskolnikov evinin ise 19 Grazhdanskaya Cad. ve 5 Stolyarny Pereulok’ un köşesinde yer aldığı düşünülüyor. (haritada 3 numara)
Küçük odasının bulunduğu daire en üst katta yer almaktadır. “Dolapları beş katlı yüksek bir binanın çatısının hemen altındaydı ve bir apartman dairesinden çok bir dolaba benziyordu.” Tıpkı romandaki gibi çatı katına çıkan 13 basamak var. 1999 yılında evin duvarına yüksek bir “Raskolnikov’un Evi” kabartması yerleştirildi. Ancak ev ziyaretçilere kapalı.
Duvarda şöyle yazmaktadır.
“Burada yaşayan insanların trajik yazgıları, Dostoyevski’ nin tüm insanlık için iyilik felsefesi söylemine temel oluşturmuştur. “
Adres : Raskolnikov Evi, Grazhdanskaya ul., 19, St Petersburg, Rusya, 190031
Romanda Raskolnikov, Stolyarny Yolu boyunca yaşlı tefecinin evine doğru yürür. Bu binayı tasvir ederek yanından geçer.
Tüccar Ivan Alonkin’in apartmanı olan Dostoyevski’nin 1864-1867’de yaşadığı binanın yanından geçer.Yazar burada “Suç ve Ceza” adlı romanını yazdı.
(Haritada 4 numara)
1829’dan 1831’e kadar 18 numaralı Zverkov apartmanının yakınında. “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı öyküsünde “Kokushkin Köprüsü’ndeki Zverkov’un Evi”nden söz eden yazar Nikolai Vasilyevich Gogol yaşadı.
Daha sonra Raskolnikov, Yusupovsky Bahçesi boyunca Sadovaya Caddesi boyunca yaşlı kadın tefecinin yaşadığı eve doğru yürüdü. (haritada 5 numara)
Raskolnikov, Dostoyevski’nin “altmış yaşlarında, keskin ve öfkeli gözleri olan, küçük sivri burunlu, küçücük, kuru, yaşlı bir kadın” olarak tanımladığı eski tefecinin evinden kendi evine giden yolu defalarca ölçtü. Hesaplamalarına göre sadece 730 adım vardı.
Burası ana karakterin ilk kez bir “test” yapmak için gittiği, ikinci kez “davanın kendisi” için ve cinayetten sonra üçüncü kez “karşı konulamaz ve açıklanamaz bir arzunun onu çektiği” yere gittiği o ev. Yazar, kahramanın iki polis birimini ayıran Catherine Kanalını geçtiğini belirterek rotasını ayrıntılı olarak anlatıyor.
“Gitmesi uzun sürmedi; Hatta evinin kapısından kaç adım uzakta olduğunu bile biliyordu: Tam olarak yedi yüz otuz. Bir keresinde gerçekten hayal kurarken onları saydı.
Suç ve Ceza
<…>
Kalbi sıkışarak ve gergin bir titremeyle, bir duvarı hendeğe, diğeri sokağa bakan devasa bir eve yaklaştı. Bu evin tamamı küçük dairelerden oluşuyordu ve her türden sanayicinin yaşadığı bir yerdi: terziler, tamirciler, aşçılar, çeşitli Almanlar, kendi başına yaşayan kızlar, astsubaylar vb.
Dostoyevski roman üzerinde çalışırken taslaklarında şöyle yazıyor: “Sadovaya ile Voznesensky’nin köşesinde bir otele rastladım ve içinde gazete olduğunu bildiğim için oraya gazete okumaya gittim. Günlük olaylarla ilgili “Yaşlı kadının öldürülmesiyle ilgili orada neler yazıyor?”
Bu bizi romanda anlatılan “Kristal Saray”ın Palais de Cristal oteline çıkarıyor. Yazar, tavernayı, “Palais de Cristal” otelinin bulunduğu evde, Bolshaya Sadovaya Caddesi ve Voznesensky Prospekt’e bakan Vonlyarskaya’nın köşe evine yerleştiriyor.
Raskolnikov burada Svidrigailov’un itirafını dinledi. Kimdir bu adam? Arkadiy İvanoviç Svidrigaylov: kızkardeşi Dunya ile evlenmek isteyen zengin eski işveren. Hani Sonya’ nın yan dairesinde oturur ve Raskolnikov’un Sonya’ya olan itiraflarına kulak misafiri olur ya işte o adam. Bu bilgiyi hem Dunya’ya hem de Raskolnikov’a eziyet etmek için kullanır ancak polise bilgi vermez.
Adres: Sadovaya ve Voznesensky sokaklarının köşesinde yer alan “Kuleli Ev” olarak bilinen 45/56 numaralı ev.
Şimdi yine bir köprüdeyiz. Raskolnikov, Voznesensky Köprüsü’nde birden fazla kez düşünmeye daldı. Romanda adı birkaç kez geçiyor.
Burjuva Afrosinyushka, burada kendisini Griboyedov Kanalı’na atıyor. Roman, Voznesensky Köprüsü’nde Katerina Ivanovna Marmeladova’nın küçük çocuklarını sadaka için şarkı söyleyip dans etmeye zorladığı çılgın bir sahneyi anlatıyor. (haritada 6 numara)
Kitabın içinde ilerlemeye devam edelim. Griboyedov Kanalı’nın sol kıyısı boyunca Voznesensky Köprüsü’nden hareket ederek Sonya Marmeladova’nın evine yaklaşıyoruz. (Haritada 7 numara)
Burası arkadaşı Razumikhin’ in Raskolnikov’un annesi ve kız kardeşinin yerleştirdiği eski “Varvarinskaya Oteli” dir.
Raskolnikov cinayeti itiraf ettiği 20 Temmuz günü annesi ve kız kardeşiyle vedalaşmaya buraya geldi.
“Giysisi berbattı: her şey kirliydi, bütün gece yağmur altındaydı, yırtılmıştı, yıpranmıştı. Yüzü yorgunluktan, kötü hava koşullarından, fiziksel yorgunluktan ve neredeyse her gün kendisiyle yaşadığı mücadeleden dolayı neredeyse şekli bozulmuştu.”
Raskolnikov yağmura yakalandı, eski tarza göre 20 Temmuz’da – İlyas’ın gününde, herkes bu günde İlyas peygamberin bir savaş arabasıyla gökyüzünde gezindiğine inanır. Sonra gök gürlüyor ve şimşek çakıyor. Aziz, Tanrı’nın yasasını çiğneyen insanlara bu şekilde vurur. Bu gün yağmur kötülüklerden arındırır. Bu nedenle yazarın planına göre o günün akşamı Raskolnikov suçu itiraf etti.
Raskolnikov’un daire sahibine olan borcunun ödenmemesi nedeniyle çağrıldığı üç aylık denetçinin ofisi buradaydı. Neredeyse hemen sonra da cinayeti işledi.
Romanın sonunda Raskolnikov itirafta bulunmak için aynı ofise gelecek.(haritada 8 numara )
Bu binanın Dostoyevski’ nin kendi hayatında da bir yeri var. Olay şöyle gerçekleriyor; yazarımız o dönemde Prensin çıkardığı yurttaş isimli bir dergide dedaktörlük yapıyormuş. Çar Aleksandr’ ın bir yazısını izinsiz yayınlayınca tutuklanmış. Büyük yazar işte bu binada 3 gün tutuklu kalmış. Bu tutuklu günlerini Victor Hugo’ nun dev eseri Sefiller’ i okuyarak geçirmiş.
Daha detaylı bir Suç ve Ceza haritası için şuraya bir bakınız.
Sevgili okuyucu Suç ve Ceza ile olan yolculuğumuz burada bitmiş oluyor. Peki bu büyük yazarı ne kadar tanıyoruz diye sorsam? İlahi sen de tabii ki tanıyoruz dediğinizi duyar gibiyim. O zaman gelin bir de benden dinleyin, bakalım sizi şaşırtacak mı?
Romanlarında fakir insanların hayatlarından bahseder. Bu yüzden onun da alt tabakadan geldiği sanılır.
Aslında hiç de öyle değildir. Tamam bir Tolstoy gibi soylu değil ama yüz kölesi olan cerrah bir babanın oğlu. Fakat çocukluğu hem sarhoş, hem cimri, hem de zalim bir baba ve hasta bir anne ile geçmiş. Babası, annesiyle kız kardeşine kötü davranırmış.
Çok zalim olan babasının ölümü de trajik olmuş. Köleleri ayaklanıp bir köşede adamı yakalayıp bağlamışlar. Hayalarını taş ve tekmelerle paramparça etmişler.
Bu vahşi ölüm biçimi, Dostoyevski’ nin o meşhur sara nöbetlerini tetiklemeye başlamış. Bir anda sesi kısılmış ve artık insanları tedirgin eden çok hafif perdeden bir sesle konuşmaya başlamış. Basurlarının verdiği acılar da o günlerde başlamış ve ömür boyu devam etmiş.
Elbette tüm hayatını acı içinde yaşamamış. Büyük yazarın aşkları da hayatında önemli bir yer tutuyor.
Sibirya’da sürgündeyken tek dostu abisinin yolladığı kitaplar iken ilk evliliğini o küçük kasabada tanıştığı dul bir kadınla yapmış. Karısı vereme yakalanınca tedavi masraflarıyla baş edemeyip kumara yönelmiş. Fakat karısının, arkasından abisinin ölümü ona Yeraltından Notlar (1864) kitabını yazdırmış. Her musibette bir hayır vardır demek :)
Karısının ölümünden sonra tanıştıp evlendiği Polina onu kumarla da tanıştıran kişi. Birlikte sık sık Avrupa’ya kumar borçlarından kaçmak ve yeni rulet masalarına katılmak için gider olmuşlar.
Meğer yazar, Kumarbaz romanında direkt bu kadından bahsedermiş. Hatta Polina Suslova, Suç ve Ceza romanında “Dunya” olarak, Budala’da Nastasya Filipovna, Karamazov Kardeşler’ de ise Katrin Ivonava karakterinin ta kendisiymiş.
Bu evliliği esnasında Suç ve Ceza’ yı yazmaya da başlamış. Polina Suslov isimli kadın nedense bir anda ilişkiyi bitirmiş. Nedenini araştırdım ama bulamadım belli ki kimse bilmiyor. Adamın hayatını mahvetmiş ve çekmiş gitmiş anlayacağınız. Diğer yandan bütün bunları yaşamasaydı belki de Dostoyevski de bu eserleri çıkaramazdı, bilemeyiz.
Neyse efendimm yazarımız St.Petersburg’a dönmüş. O meşhur dev eser “Suç ve Ceza” o zamanlar dergide parça parça yayınlanıyormuş. Nihayetinde para getiriyormuş ama kumar borçlarına ancak yetiyormuş. Yayınevi ” yeni bir şeyler yaz, bu çok tutulmadı” demiş. Suç ve Ceza için tutmadı demiş buraya dikkat!
Yeni bir eser için yayıneviyle anlaşan yazar her fırsatta kumar oynayamaya da devam etmiş.
Yayınevlerinden eserleri için parayı peşin alırmış. Dostoyevki orda burda takılırken bir bakmış ki yayınlanma süresine sadece 29 gün kalmış. Hemen işe koyulmuş ve “Kumarbaz” romanını sadece 29 günde yazmış. Allahtan bu sırada işe aldığı steno sekreter Anna hayatına girmiş.
Sadece 20 yaşında olan Anna bir anda hayatının aşkısı, canikosu ve sağ kolu olmuş.
İkisi kız, dört çocukları olmuş. Luibov ve Fyodor haricinde diğer ikisi ölmüş.
Kızı Sonechka (Suç ve Ceza daki Sonya ‘nın adını kızına vermiş) üç aylıkken ölmüş.
Oğlu Alyosha da üç yaşındayken ölmüş. Hatta Karamozov Kardeşler’ de oğlunu kaybeden Snegirev’ in acısı, bizzat kendi yaşadığı evlat acısıdır deniyor. Bu çok üzücü doğrusu…
Bu arada maddi sorunlar yaşasalar da Dostoyevski’ nin ölümüne kadar mutlu bir şekilde yaşamışlar. O kadar ki kadın üstadın evlilik yüzüğünü kumarda rehin bırakmasını bile sorun etmemiş. Parasını ödeyip yüzüğü kurtarmış. Çok sevmiş demek, helal olsun ne diyelim.
Ben ettim ve araştırdım. Yazarın torunu Aleksey Dostoyevski, Petersburg’ta yaşıyor. Hem de bir vatman yani şehre gittiğinizde tramvaylardan birinde onunla yolculuk edebilirsiniz. Üniversite mezunu olmasına rağmen hem vatman hem de aynı zamanda kendi kurduğu rock grubunda bas gitar çalıyormuş.
Siz büyükbabanız gibi neden yazmıyorsunuz sorusuna ise “ Yazar olmak için yetenek ve tutku gerekir. Bende yetenek yok hem olsa bile F.M.Dostoyevski’ den sonra ne yazılabilir ki, diye cevaplamış.
Yazarın torununun oğlu Dmitri Dostoyevski ise Moskova’da yaşıyor.
Onun hakkındaki bilgiye haber sitelerinde denk geldim. Olay şöyle anlatılıyordu; 2005’de Rusya’da spor loto biletlerinin üzerine Dostoyevski’nin resmi basılmış. Kendisi bunun izinsiz yapıldığını öne sürerek dava açmış. F. Dostoyevski’nin uzun yıllar kumar alışkanlığından kurtulmaya çalıştığını hatırlatan torun, yazarın resminin biletlere basılmasının “aşağılayıcı” bir yönü olduğunu işaret etmek istemiş.
Ohh nihayet evine gireceğiz dediğinizi duyar gibi oldum. Yazar Dostoyevski’nin kendisi de romanında anlattığı sefil bölgeye yakın yaşamış.
Dostoyevski, Petersburg’da yirmi kadar farklı binada daire kiralamış ve hiçbir yerde üç yıldan fazla yaşamamış. Bu dairelerin çoğu Vladimir Kilisesi ve Sennaya Ploshchad çevresindeki ucuz semtlerde. Sürekli yer değiştirmelerin nedenleri finansal durumumuymuş. İlginçtir ki, St. Petersburg’daki ilk dairelerinden biri şu anda bahsettiğimiz binadaydı ve otuz yıl kadar sonra, ikinci eşi Anna Snitkina ve iki çocuğuyla buraya geri dönmüş.
Şimdi müze olan bu ev Dostoyevski’nin St. Petersburg’daki son dairesi. Yaşadığı evler hep köşe başında olurmuş. Evinin penceresinden sokakları rahatlıkla gözlemlermiş.
Dostoyevski, bu evde Karamazov Kardeşleri tamamlamış.
Adresi şöyle; Dostoyevski Müzesi, Kuznechnyy per., 5/2, Sankt-Peterburg,
Rusya, 191002 ,
Evde sergilenen şapka, yazı takımı, sigara tabakası, romanların müsveddeleri, mektuplar ve fotoğraflar orijinal.
Evdeki mobilyalar yazarın kendi eşyaları değil. Döneme göre dekore edilmişler.
Diğer tutkusu ise sigaraymış hatta biri bitmeden diğerini yakarmış. İçtiği son sigaraların izmaritleri burada sergileniyor. Hatta sigara paketinin üzerinde kızının el yazısı ile “28 Ocak 1881, babam bugün öldü” yazıyor.
El yazısı demişken; yazarın çok değişik bir yazı stili varmış. Halen çeşitli üniversitelerde bilim insanları notların yanına çizdiği eskizlerin üzerinde çalışıyorlarmış.
Halen araştırılan diğer konu ise gerçekten epilepsi hastası olup olmadığı. Çünkü nöbetleri tuhaf zamanlarda tutuyormuş. Mesala kumar borcu için kapısına biri dayanınca. Tehlike geçince de bir anda normale dönüyormuş. Freud ve niceleri bu konu hakkında yıllar süren araştırmalar yapmış. Garip değil mi?
İşin gerçeğini Anna’nın yazdığı günlük özelliğindeki kitabında görebilirsiniz. Kitabın adı Hatırat, 2004’te Fransızcadan bir çevirisi yapılarak yayınlanmıştır. (Remzi Kitabevi, Fr.dan çeviren M. Tahsin Yalım)
28 Ocak 1881’de öldüğünde Rusya görülmemiş bir cenaze töreni düzenlemiş. Üniversite öğrencileri yazarın kürek mahkumu edildiği günlere atıfla ayaklarını zincirleyerek gelmişler.
Ölür ölmez yüzünün kalıbı çıkarılmış ve mezar taşındaki büst buna göre yapılmış. Mezarı ise Tikhvin Mezarlığı St.Petersburg’dadır. Çaykovksi’ nin de mezarı burada hatırlatırım.
Yeni yazılarımdan haberdar olmak ve daha fazla fotoğraf, video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
Aşağıdaki yazarın hayatı anlatan dizideki Kumarbaz kitabını yazım sürecini size hediye ediyorum.
Yazıyı yazarken faydalandığım kitaplar
Diğer yazarlar ile ilgili yazılarımın linkleri aşağıdadır
Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.
7 Comments
Aşağıdaki viedeodan yazarın hayatı anlatan diziden bir kesidi, Kumarbaz kitabını yazım sürecini anlatan kısmı izleyebilirsiniz. böyle bir biyografi filmi mi var ya da benzeri bişey
evet varmış, diziymiş Rus televizyonlarında gösterilmiş. Fakat bir türlü bulamadım.Keşke bulsakta izlesek.
Dünya edebiyatının en ilginç ve kaydedeğer yazarlarından birisinin izini yaşadığı şehirde sürmüşsünüz. Zevk alarak okudum. Kaleminize sağlık.
Çocuklara gençlere böyle hikaye gibi anlatılsa tarih daha başarılı olunurdu, severek okuyorum yazılarını…
Aynı fikirdeyim :) bende aynı düşünce ile biraz renk katarak anlatmak istiyourm. Beğendiyseniz ne mutlu bana .Teşekkür ederim .
Çok ilginçtir Anton Çehov’da aynı şekilde sibirya sürgününü Exile adlı eserinde kullanmış. Bildiğim kadarıyla yenisey ya da orhun yazıtlarıda sibiryaya sürülen bir subayın canı sıkılınca o civara ot toplamaya gitmiş tedadüfen taşları keşfetmişler. Yani kara kuru sibirya herkese ilham olmuş:)
İlginç gerçekten :) Sibirya da alan bol can sıkıntısından , soğuktan …