

Dünyanın en küçük ülkelerinden biri… Haritalarda başkentlerin simgesi olan küçücük kırmızı bir nokta kadar yer kapladığı için “küçük kırmızı nokta” adıyla anılan bu şehir devlet: Singapur! Adı gibi küçücük olabilir, ama sunduğu deneyimler ve görkemiyle dünyaya meydan okuyor.
Biz Singapur’a gitmek için alışılmışın dışındaki bir yolu tercih ettik. Tam karşısında, Malezya’nın Kuching şehrindeydik. Gemiyle geçiş saatleri uymadı, direkt uçuşlarda da yer bulamadık. Son çare olarak o güne kadar adını bile duymadığımız Malezya’nın Johor Bahru şehrine uçup, oradan karayoluyla Singapur’ a geçmeye karar verdik. Bu, genellikle Singapur’a çalışmaya gelen Malaylar ve sırt çantalı gezginlerin kullandığı, belediye otobüsüne benzer araçlarla yapılan ilginç bir güzergah.
Sabahın erken saatlerinde Johor Bahru’ya indik, otobüs biletlerimizi alıp yola koyulduk. İşleyiş biraz garipti doğrusu. Sınıra gelince herkes iniyor, Malezya çıkış mührü basılıyor ve pasaportunuzla biraz mesafe yürüyorsunuz. Ardından karşınıza çıkan ara bölgeyi de yürüyerek geçtikten sonra, bir anda… “Welcome to Singapore” tabelası! İşte o an her şey değişiyor.
O yorgun yolculuktan sonra kendimizi bir anda tertemiz, lüks, adeta şatafatlı bir ortamın içinde bulduk. Yürüyen merdivenler, saksılarda çiçekler ve mis gibi kokular… Malezya’dan ekmek derdi için gidip gelen Malaylar ve bir de sırt çantalarımızla bizler. Farklı göründük ki, memurlar bizi sıkı bir sorguya çekti: Niye geldiniz? Kaç gün kalacaksınız? Rezervasyonunuz nerede? Neyse ki, “öylesine takılıp gideceğiz” dememize rağmen giriş mühürlerimiz basıldı. Gderekten de öylesine gezip Malezya’ya dönmekti planımız ve nihayet Singapur’daydık!
Para Birimi : Singapur Doları (SGD / S$) dır ve kur Tl karşılığı en yüksek para birimlerinden biridir. Maliyeti yüksek bir ülke olduğu için bütçenizi buna göre ayarlayın.
Vize : Türk vatandaşları 90 güne kadar vizeden muaftır. Ancak pasaport kontrolünde otel rezervasyonu ve dönüş biletinizi göstermeniz istenebilir.
Resmi Dille : rİngilizce, Malayca, Çince (Mandarin) ve Tamilce. İngilizce en yaygın kullanılan dildir ve iletişimde sorun yaşamazsınız.
Priz Tipi : G Tipi (üçgen şeklinde, Birleşik Krallık standardı). Yanınızda adaptör bulundurmayı unutmayın.
Singapur, Ekvator’a yakın bir konumda olduğu için hava durumu yıl boyunca sabittir. Fakat sık sık, kısa süreli ve şiddetli tropikal sağanaklar yaşanır
Alkol ve sigara üzerindeki vergiler çok yüksektir. Bu ürünlerin tüketimi bütçeyi önemli ölçüde zorlar. Sigara içmek sadece belirlenmiş alanlarda serbesttir. Kapalı alanlarda, otobüs duraklarında ve çoğu açık alanda sigara içmek ciddi bir para cezası gerektirir. Singapur’a girerken sadece 1 paket veya daha az açılmış sigara getirilebilir ve bu da deklare edilmelidir. Daha fazlasını getirmek yasa dışıdır.
Singapur, “para cezaları şehri” olarak bilinir. Kurallar kesindir ve cezalar ağırdır.
Yemek Yasağı: Metro içerisinde yemek yemek ve içecek tüketmek (su dahil) yasaktır.
Yeme- içme : Singapur, nüfusunun %70’ini Çinlilerin oluşturduğu, ardından Malay, Hintli ve az sayıda Batılının yaşadığı bir şehir devleti. Bu çeşitlilik, mutfak kültürüne de yansımış durumda. Eğer “her şeyi tadarım” diyorsanız burası tam size göre. Ancak seçiciyseniz, Çinlilerin sokaklarda böcek pişirip sattığı manzaralar sizi zorlayabilir. Kolayı var: Fast-food zincirleri ya da Arab bölgesindeki seçenekler sonsuz. Restoranlar pahalı olsa da, Hawker Center adı verilen geleneksel açık hava yemek merkezlerinde çok uygun fiyata, hijyenik ve lezzetli yemekler yiyebilirsiniz.
Sakız satmak ve ülkeye ithal etmek yasaktır. Çiğnemek teknik olarak yasak olmasa da, hoş karşılanmaz ve pratikte yasak muamelesi görür.
Çöp Atma: Yere çöp atmak, tükürmek ve kamuya açık yerlerde kirletici davranışlarda bulunmak ağır para cezasına tabidir. Darısı ülkemizin başına diyorum.
Biz karayolu ile geldiğimiz için (garların o kendine has kokusuyla) şehrin ücra bir köşesine inmiş gibiydik. İlk karşılaştığımız koku tek kelimeyle iğrençti. Ama gezmenin maksadı da farklı kültürleri görmek değil midir? Mızmızlansak da kısa sürede alıştık.
Fiyat sormak için uğradığımız oteller, ülkenin ne kadar pahalı olduğunu yüzümüze vurdu. Koksa da kokmasa da, rotamızı hostellere çevirdik. Girişinde terlik ve ayakkabı yığınları olan bir hostelin resepsiyonunda, “soru sormak şu kadar, cevaptan sonraki soru bu kadar” yazan tabela ile karşılaştığımızda tebessüm edip oradan çıktık. Neyse ki, sonunda rahat edebileceğimiz güzel bir hostele kapağı attık.
Çantaları bırakır bırakmaz kendimizi keşfe attık. Şehirde metro ve otobüs ağı mükemmel olsa da, her yere yürünebiliyor.
En meşhur alışveriş bölgesi, adını Orkidelerden alan Orchard Caddesi. Bizim şansımıza, Formula 1 yarışları olduğu için bütün caddeler trafiğe kapatılmıştı. Hiç değilse hayatımızda bir kez, dev pistte yürüme şansı yakaladık!
Akşamüstü, sonradan inşa edilmiş, olağanüstü düzenlemeler ve parklarla donatılmış Marina Bay bölgesine ulaştık. Burada her gün yeni bir gökdelen yükseliyor gibi. Liman bölgesinde, Singapur’un sembollerinden biri olan, 165 metre yüksekliğindeki dev dönme dolap Singapore Flyer‘a bindik. Ağır ağır dönerek 37 dakikada turunu tamamlayan bu mimari harikanın cam bölmelerine “kapsül” deniyor. Hiç durmadan döndüğü için direktiflere uyarak biniliyor, 28 adet kapsül var. İçeri alınan kişi sayısı 28 ( çin kültüründe bolluk simgesi bu rakam )
Gezgin Tüyosu: Bir şehirde tekne turu ya da yüksek bir yere çıkma eylemini yapacaksanız akşamüstü saatlerine denk getirin. Ki şehrin hem gündüz hem de ışıl ışıl gece manzarasını bir arada görebilesiniz.
Bunu dikkate alıp şehri tepeden ışıl ışıl izledik. İndikten sonra, fotoğrafını çekmeyenin Singapur’dan çıkmayacağı söylenen Merlion Heykeli‘ne gittik. Bu heykel, şehre “Arslan Şehri” anlamına gelen Singapura adını veren efsanevi arslan karşılaşmasının simgesidir. Heykelin 14.yy a dayanan bir hikayesi var. Suatra prensinin yolu burdan geçiyor, br arslanla karşılaşıyor ama arslan ona hiçbir şey yapmıyor. Prenste buraya arslan şehir anlamına gelen “Singapura” adını veriyor.
Olmazsa olmaz tekne turunu da yapyık. Işıklı gökdelenler, kıyıdaki ilk göçmenlerin sıralandığı evleri, Singapur’un kurucusu olan İngiliz Raffles’ların Hotelini gördük. Turumuzun sonunda cıvıl cıvıl bir eğlence noktası olan Clark Quay‘de indik; şehrin gözde eğlence merkezleri buradaymış. Ha yeri gelmişken burada gezerken en ilginç anılarımızdan biri gerçekleşti. Dolanıyoruz öyle yorgun argın, bi ses duyduk çıngır çıngır diye. Bir anda ablama döndüm bu ne böyle bizim Maraşçılar gibi dememe kalmadan bi de ne görelim Yurdum dondurmacısı şovunu yapıyor etrafı da gülen turistlerle dolu… Yanaştık sessizce bakıyoruz beyfendi bize dönerek Türk müsünüz? dedi. Evet ama nerden anladınız, konuşmadık bile dedik. Öyle güzel bakıyorsunuz ki dedi hepimiz güldük. O ekmek parasını kazandığı şovuna devam etti biz de gezmeye.
Kültür binalarının topluca olduğu Durian meyvesine benzetilen Espalanade isimli ilginç mimarili binayı gördük.
Marina Bay bölgesinin mimari görkemini tam anlamıyla yaşamak için şu noktaları atlamamak gerekiyor.
Singapur’u tarif eden kelimelerin başında görkem, ihtişam, güven, temizlik, sistematik ve düzen geliyor. Her şey mükemmel.sa Güneş enerjisiyle çalışan açık hava havalandırmalarından, içine girince buz gibi olan lüks belediye otobüslerine kadar.

Ancak bu ülke, ilginç kurallarıyla da meşhur. Sokakta sigara içmenin cezası ciddi, sakız satmak ve ithal etmek kesinlikle yasak! Çiğnemek yasal olsa da hoş karşılanmadığı için kimse çiğnemiyor. Bal dök yala deyişi tam burası için söylenmiş gibi; bu kadar temizini görmemiştim.
Singapur deyince hemen akla gelen alışveriş oluyormuş. Bizim hiç ilgilenmediğimiz bir konu ama yine de gezdik tabii ki. Size de bilgi versin diye listeliyorum.
Aynı zamanda her şey o kadar iç içe ki… Sağa dönüyorsunuz Çin tapınağı, sokağın sonunda bir Hint tapınağı, arada bir de camiler. Lüks arabalar, şatafatlı mücevherat mağazaları ve sıradan lokantalar hepsi bir arada.
Ülke hakkında söyleneceklerin başında pahalı oluşu geliyor sanırım. Formula 1, tenis turnuvaları, uluslararası fuarlar, moda haftaları derken ülke haliyle her daim turist çekiyor. Elini sallasan Ferrrari, Porshe var ama bu hızlı arabalarlar nereye gidiyorlar merak ediyorum doğrusu. Düşünsenize gaza bir basıyorsun ülkenin diğer ucundasın, o kadar küçük bir yer Singapur.
Her şey pahalıdır, ancak özellikle alkol ve tütün ürünleri inanılmaz fiyatlara satılmaktadır. Bütçenizi korumak istiyorsanız bu harcamalardan kaçınmanız iyi bir tasarruf sağlayacaktır.
Haa bizim gibi alışverişle alakam yok amacım kültür ve eğlence derseniz işte güzel bir alternatif. Şehrin hemen güneyinde yer alan ve teleferikle veya karayoluyla ulaşılabilen bir eğlence adasıdır. İçinde Güneydoğu Asya’nın ilk ve tek Universal Stüdyoları tema parkı olan Universal Studios Singapore bulunur. Adada bir de S.E.A. Aquarium bulunur ki dünyanın en büyük akvaryumlarından biridir. Adanın iki harika plajı da dinlenme için ideal noktalardır. Biri Palawan Beach diğeri de Siloso Beach & Tanjong Beach. Birini seçin artık. Ya da aşağıda anlatacağım diğer enteresan gezi noktalarına yönelebilirisiniz.
Singapore Zoo, Dünyanın en iyi hayvanat bahçelerinden biri olarak kabul edilir. Hayvanlar, doğal yaşam alanlarına yakın bir ortamdaymış gitmedim ama genel düşüncem dünyadaki bütün hayvanat bahçelerinin kapatılmasıdır. Diyelim ki siz gittiniz o zaman Night Safari denilen dünyanın ilk gece safarisi parkına da gidiverin. Gece aktif olan hayvanları tramvay veya yürüyüş yolları aracılığıyla gözlemleyebilirsiniz.
River Wonders (Eski adı River Safari) ise nehir temalı park ve dev pandalar, Amazon su yaşamını izleyebilirsiniz.
Unutmadan, daha önce bir şehrin gezilecek yerleri anlatılırken havalimanını gezin bilgisine rastladınız mı? Söz konusu Singapur ise, dikkate alın derim! Vardır bir bildikleri… Zira Changi Havalimanı (Changi Airport), eşi benzeri olmayan, dünyada bir örneği daha bulunmayan bir komplekstir.
Biz Langhawi adasına götürecek uçak rötarı yüzünden alanda bayağı gezdik. Hatta alan bizden sorulur derecede vakıf olduk. Hâlâ aklıma geldikçe, abartısız, “Vay be!” derim.
Changi, sadece terminalden ibaret değildir; burası aynı zamanda başlı başına bir yaşam ve eğlence merkezidir. Bu deneyimin doruk noktası ise terminalleri birbirine bağlayan, dairesel mimariye sahip “Jewel” kısmıdır.
Bu kısmın içinde Yağmur Kasırgası (Rain Vortex) yer alıyor. Dünyanın en yüksek kapalı şelalesi (40 metre yüksekliğinde!). Şelalenin etrafını saran dört katlı teraslı bahçeler ve yürüyüş parkurları. Sanki bir havalimanında değil, tropikal bir botanik bahçesinde geziyorsunuz.
Uçuşunuzu beklerken burada sinema salonu, sonsuz seçenekli alışveriş ve yeme-içme alanları, hatta çocuklar için oyun parkurları bulabilirsiniz.
Changi’de sıkıcı bekleme süreleri diye bir şey yoktur. Kelebek Bahçesi, T3’te bulunan, binlerce kelebeğe ev sahipliği yapan kapalı bir bahçedir. Ayçiçeği Bahçesi, T2’nin çatısında, pist manzarasının tadını çıkarabileceğiniz bir bahçe. Yüzme Havuzu ise T1’de yer alan ve ücret karşılığında kullanabileceğiniz bir çatı havuzudur!
Gördüğünüz gibi, Singapur’dan ayrılırken veya buraya ilk ayak bastığınızda Changi’de geçireceğiniz zaman, seyahat deneyiminizin ayrılmaz ve unutulmaz bir parçası olacaktır.
Uçağımız rötar yaptı demiştim ya işte yememiz için menü ikram edildi. İçeceklerimizi de ücretsiz seçtik. Karnımız tok alanda öylesine dolanırken yeğenim Fatma ile beni langhawi dönüş uçak bileti satın almaya yolladılar. Ablam, teyzemin kızı ve diğer yeğenim skin sakin oturmuş masaj koltuklarına keyif çatıyorlardı. Biz de tamam hallederiz deyip yanlarından ayrıldık ama dedim ya havalimanı değil eğlenc parkı gibi bir yer diye, daldık bilgisayar oyunlarına filan derken… Aklımıza biletler geldi ekran başına gidip bileti alacakken henüz 15 dakika önce baktığımızda yer olan uçak dolmuştu. Keşke o an alsaydık ama gidip bizimkilere koltuk seçelim mi diye sormak aklımıza gelmişti. Aman sonra alırız deyip oyuna dalınca da olanalr oldu. Bu esnada bizim uçak da kalkacakmış kapısı belli olmuş kızlar koştura koştura bizi arıyorlardı. Akıllarına biletleri sormak gelmedi ama adaya gidince acı gerçeği anlattık. Adadaydık ve elimize dönüş bileti yoktu. Adadan feribot ve uzun otobüs yolculuğuna mahkum kalmıştık. O macera da Langhawi yazımında...
Bütün geziyi özetlersek; Marina Bay bölgesi zaten görülecek yerleri yan yana topluyor. Little India, Chinatown, Arab mahallesi, alışveriş merkezleri ve teknoloji cenneti bölgeleri gezdiniz mi, Singapur gezinizin büyük kısmı tamamdır. Meraklısı için Sentosa Adası (eğlence parkı), Wild Park (gece safarisiyle meşhur) ve Jurong Kuş Parkı gibi seçenekler de var.
Küçük ama büyük ülke Singapur’u sevmemek mümkün değil. İnanın bana!
Nacizane önerim: Tek başına Singapur’a gitmek oldukça maliyetli olduğundan, uzun bir tatil döneminde Malezya ve Endonezya ile birleştirilip öyle bir uğranılası yer olduğunun altını çizmek isterim. Keyif sizin, para sizin gerçi. Güzel mi güzel, ben sevdim mi evet ama yine gider miyim? Gitmem dünya çok büyük ve Singapur çok küçük !
Diğer yazılarımdan haberdar olabilmek için web siteme abone olursanız sevinirim. Ayrıca diğer sosyal medya hesaplarımdan da takip etmek isterseniz işte linkler !
YOUTUBE : pustoodunya
İNSTAGRAM : pustoodunya
Hindistan yazılarım burada
Malezya yazılarım burada
Rusya yazılarım burada

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.